30 Nisan 2010 Cuma

Cumalıkızık




Bu yazı da Bursa gezimizle ilgili olacak.
Bir yere gitmeden önce orası hakkında çalışıyoruz ya; Bursa'ya gitmeden önce çalışırken 'Cumalıkızık'ı görmeden dönme' notum nedeniyle bu güzel köye de gittik.
Bu köyün şirinliği, evlerinin, doğasının güzelliği zaten her yerde yazıyor ve görülüyor.
Ben kahvaltı yaptığımız yeri anlatmak istiyorum. Maalesef o günlerde henüz blog işine girmemiş olduğumdan ve en çok da kahvaltının yarattığı heyecandan yerin adını hatırlayamıyorum, çünkü kendi kendime defalarca buranın adını-telefonunu almadan buradan ayrılmayalım dediğim halde, hiç bir bilgi almadan oradan çıkıtık. Ama tarifi çok çok kolay: Biz arabayla gittik, köye girer girmez köyün ilkokuluna arabayı park ettik. Okuldan çıktık, hemen soldaki ilk evde kahvaltı yaptık, evin çatısı-terası gibi bir yer. Evsahibi bey, 'Kahvaltıyı bana bırakın, sadece yumurtanızı nasıl alacağınızı söyleyin, bir de masanın üstünü boşaltın, getireceklerim ancak sığacak' dedi. Bu cümle çok aç olan bizleri mest etti. Yanımıza bir büyük çaydanlık - demlik dolusu çayı da küçük bir tüp üzerinde bıraktı ve mutlaka içmemiz için bir sürahi su koydu, 'suyumuz çok lezzetlidir, kaçırmayın' dedi.
Yediğimiz tereyağı, reçeller, kaymak, yumurta, peynir, zeytin, domates ve ekmek inanılmaz lezzetliydi, yine mmmmmmm. Çayın koca bir çaydanlıkla yanımızda durması da ayrı bir hoşluk kattı kahvaltıya ve sohbete.

Bursa'ya gidince Cumalıkızık'ı görmeden dönmeyin, bu dediğim yerde kahvaltıyı unutmayın. Bu yerin adını bilen çıkarsa ekleyebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder